28 Şubat 2014 Cuma

Tekrar Merhaba,
Günün ikinci postunu yayımlıyorum. Sevgili Darkolive'in blogunda çekiliş var, şart yok :) hediyesi de çok güzel, bence hemen katılın Katılmak için tık tık
Herkese merhabaaa, 
Haftanın son günü bugün, İstanbul'dan en sevdiğim arkadaşlarımdan birisi geliyor yani mutlu olmam için herşey tam :) Umarım haftasonuda çoooooooookk güzel geçer.

1-2 post önce yaptığım alışverişlerden bahsetmiş ve her seferinde pişman olduğumu yazmıştım. Aradan 1-2 gün geçmesine rağmen gene yaptığım alışverişle karşınızdayım :(( Üstelik bunların yanında kızlarıma çok güzel tokalarda aldım ama onların fotolarını çekmeyi unuttum. Acsesorize'da %70indirim var, bişeyler kaldıysa hala bakın mutlaka.

Gelelim aldıklarıma.
3 tane bluz aldım, ben işte genelde elbise giyiyorum, altına üstüne ne uydurucam diye düşünmüyorum. Ama etek yada pantolan giymek istediğimde baktım çok bluzum yok, ben de uygun fiyatlı bunları aldım (burada gördüğünüz gibi hem ihtiyaç hem de uygun fiyatlı diye kendimi rahatlatıyorum :))

 Bu saten gömleğin rengi çok tatlı bir yeşil aslında ama rengini bir türlü tutturamadım.
 Bu gömlegin kumaşı yumuşacık çok güzel bir kumaş, hem kotlarla hem kumaş pantolan ve eteklerle çok güzel oluyor (denedim ordan biliyorum )
Bu da vişne rengi şifon bir bluz. Üstte çok şık duruyor.

Bu kolyeyi de çok sevdiğim bir arkadaşım hediye aldı. Bayıldım kendisine :))

İşte böyle bir alışveriş postu daha bitti. Herkese mutlu haftasonu diliyorum

25 Şubat 2014 Salı

Selamlar herkese,
Bugün gene kızlarımı çekiştireceğim, büyüdükçe onlara laf yetiştirmede çok zorlanmaya başladım. Hem kız, hem de iki tane olunca streo radyo yayını gibi oluyorlar :) Biri bişey anlatırken tesadüf buya diğerininde başka bişey anlatası geliyor, ama ikiside benim sadece kendisini dinlememi istiyor, ben ne kadar teker teker anlatın desemde onlar benim alzheimer olmamı istemediklerinden olsa gerek ikisi birden anlatmaya devam ediyorlar:) Bazen dinliyormuş gibi yapıyorum ama onuda yemiyorlar maalesef, hemen konuyla ilgili sorular sorarak beni sıkıştırıyorlar, bende tabi dinlemediğim için kem küm, gak gubarak gibi şebeklikler yapıyorum ama bu seferde kızıyorlar, biz burda sana bişey anlatıyoruz ama sen dinlemeye tenezzül bile etmiyorsun diye. (aynen tennüzül kelimesini söylüyorlar, nerden öğrenmişler bilmiyorum) 

Yemek yeme konusu da ayrı bir terane, benleyken yemeği çok zor yiyiyorlar, ama bakıcı teyzeleri hem kısa sürede hemde daha çok yedirebiliyor. Kadıncağız çocuklara üzüldüğü için ben gelmeden akşam yemeklerini yedirmiş oluyor :) Geçen gün Duruyla yemek konusunda şöyle bir muhabbet geçti aramızda
Ben : Annecim hadi tabağını bitir artık
Duru: Ama ben yemek istemiyorum 
B: Hadi kuzum ye biraz daha bence
D: Neden bu yemeklerin haplarını yapmıyorlarki, içerdik böylece yemek yemekten kurtulurduk, hem de sağlıklı beslenirdik.
B:...................... (itiraf ediyorum, bende küçükken yemek yemeyi sevmezdim, ve bu hap meseledi benimde aklıma gelmişti ama ortaokul son sınıfta :)))

Gene bir gün yemek masasındayız.
Ben: Hadi şu yemekleri bitirin artıkkkkk.
Damla: Ben doydum
B:Ama çok az yedin annecim, bu kadar yemekle hiç büyüyemezsin
D: Ben zaten büyümek istemiyorum ki, hep çocuk kalmak istiyorum.
B: Nedenmiş o
D: Çünkü büyüyünce yaşlanıyorsun, kırışık oluyorsun ve ölüyorsun, ben ölmek istemiyorum
B:.................. Akıllıca

Yine bitmek bilmeyen bir akşam yemeği masasında ikisi sohbet ediyorlar.
Duru: Keşke bizimde özel güçlerimiz olsaydı.
Damla: Ama biz insanız, uzaylıların özel güçleri olur.
Duru: Haklısın biz dünyada yaşıyoruz, dünyalıyız
Damla: ama dünya da uzayda dimi anne
Ben: evet annecim
Damla: ozaman bizde uzaylıyız :))
Duru: Belki keşfetmediğimiz bir gücümüz vardır, biz bunu deneyelim :))

Bu aralar bende bir unutkanlık var, havalardanmıdır dicem ama her zamanki halim maalesef :)) Kızlarla giyindik, arabanın yanına geldik ve benim aklıma bişey unuttuğum geldi
Ben : Kızlar yukarı çıkmamız gerekiyor
Damla: Gene ne unuttun
Duru: Anne senin kafa bu aralar çok değişik :)))  (sanırım karışık demek istedi)

İşte böyle, hiçbirimizin kafası değişik olmasın çünkü bu zamane çocuklarının hepsi uzaylı bence :))

 


FİLM SEANSI

Günaydın,
Dünkü postta bahsettiğim haftasonu izlediğim filmleri anlatacağım yeni postuma hoşgeldiniz :)

İlk film eski bir film, ama seyredilmemiş her film yeni filmdir mantığıyla izledik :)
Filmin adı "Koruyucu" (Machine Gun Preacher)

Film gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Başrolde oynayan Gerard Butler muhteşem bir performans sergiliyor, bir insanın başkalrı için neler yapabileceğini ve kendi ailesinden bile vazgeçebileceğini çok iyi anlatıyor. Filmdeki bütün oyuncular (küçük Sudan'lı çocuk oyuncularda dahil ) çok başarılı. Filmi seyrederken içiniz acıyor, insanların bu nasıl bu kadar acımasız olabildiklerini sorguluyorsunuz. Ben bu filmde ayrıca kendimide sorguladım, bu hayata geldim gidiyorum, ama kime ne faydam var, birilerine yardım edbiliyormuyum diye. Benim bu hayatta en çok istediğim şey yardıma muhtaç çocuklar için bişeyler yapabilmek, onların tüm hayatlarına dokunup, onları mutlu etmek. Yaptığım elbette küçücük yardımlar var ama, benim amacım daha çok çocuğa daha uzun süreli yardımlar yapmak. Umarım bir gün bu hayalimi gerçekleştirebilirim. Ne kadar çok yazdım dimi, neyse kısaca seyredilmesi gerekn bir film, izlemediyseniz mutlaka izleyin.

İkinci Filmimiz En iyi Film,En İyi Kadın Oyuncu En iyi Yönetmen ve En İyi Görsel Efekt dallarında Oscara aday gösterilen "Yerçekimi" (Gravity)
Biz filmi sinemada değil evde seyrettik, sinemada ve 3D seyretseydik belki daha çok etkilenebilirdik. Film görsel açıdan gerçekten muhteşemdi, kendimiz uzayda, boşlukta hissettik gerçekten. Sandra Bullock'un performansı iyiydi ama bence Oscar'ı alamaz. George Clooney'i az görüyorsunuz, çok fazla diyalog yok genlede monolog şeklinde geçiyor, filmin sonunu tahmin ediyorsunuz, müzikler iyiydi, filme heyacan katmak istemişler ama bu kadar da olmaz diyorsunuz, ben hep biyerden marslı bir kutup ayısı çıkacak diye bekledim açıkcası :))). Filmi görsel efektleri açısından izlemeye değer bence, ama 3D izleme şansınız varsa daha süper olur.
Bu haftalık seansımızda bu kadar. Haftaya yeni filmlerde görüşme üzere hepinize iyi seyirler.

24 Şubat 2014 Pazartesi

Bugün ikinci postumu giriyorum çünkü Makeup By Jade yani Ceyda çok cici bir çekiliş yapmış.Çok güzel bir çanta ve içinde bir sürü hediye :) Katılmak için burdan tık tık

Günaydın,iyi haftalar herkese.
Gene çok çabuk geçen bir haftasonundan sonra işbaşı yaptım. Bugün İzmir'de hava bulutlu ve kasvetli, ee günlerdende pazartesi olunca insanda hafif bir depresif hava olmuyor değil. Aman sabah sabah sizinde moralinizi bozmayayım şimdi :) 
Haftasonu bol bol alışveriş yaptım. Hani anaroksia hastaları vardır ya, yerler yerler, pişman olup sonra (afedersiniz) çıkartırlar, işte bende alışveriş yapıyorum yapıyorum sonra pişman olup hepsini iade etmek istiyorum :)) ediyormuyum peki HAYIRR :)
İlk önce kızlara aldıklarıma bakalım, Benetton'da %70 indirim var ve ben ısrarla gitmiyordum, cumartesi vaktim olunca uğradım ve bu işten kızlar karlı çıktı.


Pantalon 25, babetlerde pembe 25, siyah 29 TL, aslında ikisi de aynı babet ama renkten dolayı fiyatları farklı :(
 Bu kot montu Koton'dan aldım 29,90Tl. Aynısı yeni sezonda da var ve fiyatı 79,90TL, şaka gibi :))

 Bu kürk yeleği de Koton'dan aldım 39,90TL, rengi çok belli olmamış ama pudra gibi.

 Çanta Mango, 24,90TL, ben böyle büyük çantaları seviyorum, çok rahat oluyorlar, bir de ben rahat durup içini doldurmasam tam süper olacak, sonra vay belim ağrıyor, vay omzum çıktı, bla bla :)

Ve evimide unutmadım, bu meyve bıçaklarını da Mudo'dan aldım, normal fiyatı 12,50, Mudo Card sahiplerine 10 Tl, nakit alınca da %5 indirim daha yaptılar 9,50T'ye aldım, keskinlikleride fena değil.

İşte böyle bir alışveriş postunun daha sonuna geldik. Ha bir de Morhipo'dan da bir ayakkabı alışverişim var, onu da gelince paylaşırım :)

Haftasonu izlediğim filmler ise yarına kalsın, merak edin :)

Herkese iyi haftalarrrr

20 Şubat 2014 Perşembe

Günaydın blog,
Bugün Cuma, yani en sevdiğimmm. Günler ne kadar çabuk geçiyor değil mi? Nerdeyse Şubat'ı bile bitireceğiz. Hayatın hızını yakalamak çok zor. Sürekli bir koşuşturma, biyerlere yetişme telaşı, ama bu telaşın içinde hayatı kaçırmamaya çalışma. Herşeye rağmen yaşamak güzel, güneşin doğuşunu görmek, sağlıkla nefes alıp verebilmek, kızlarımın büyüdüklerini gün ve gün görmek çok güzel, şükürler olsun. Ama tabi günler geçerken bizde de izler bırakıyor, küçük ince çizgiler, kırışıklıklar, saçlarda aklar, bazı vucutlarda kilolar.(konuyu nasıl bağladım ama :)) Bugün işte sizlere o kırışıklılara iyi gelen "If you're cheap, nothing helps" blogunda görüp kullanmaya başladığım bir serumdan bahsedeceğim . 

Ürün 20ml. spreyli bir cam şişede. 3 fısfıs tüm yüze ve boyna yetiyor. Ben sabah ve akşamları kullanmaya çalışıyorum. Yaklaşık 1,5 aydır kullanıyorum şişenin 3/1'den daha fazlası duruyor. Yüzümü yıkayıp tonikledikten sonra bu serumu sürüyorum ve üstüne nemlendiricimi sürüyorum. Çok memnum kaldım. İnce kırışıklıkları baya bir açtı ve gözeneklerimi de iyi geliyor. (bu arada benim cildim karma ).Ürüne buradan bakabilirsiniz. Sitede yeralan  açıklamalarda çok eğlenceli. Ayrıca ürünle beraber bir de tam boy hediye saç diplerini temizleme spreyi gönderdiler, fiyatı çok uygun, memnunum da, ben deneyin derim.


Not: Ürünü parasıyla satın aldım, bizzat denedim ve gözlemlediğim sonuçları yazdım. Yani kısaca reklam yazısı değildir.

Herkese mutlu, güzel ve eğlenceli haftasonu diliyorumm.

18 Şubat 2014 Salı

Günaydınnnn
Haftanın ortasını yaptık bile, umarım buraya kadar güzel geçmiştir günleriniz. Bundan sonrakiler daha güzel geçsin. 
Bu girişten sonra gelelim asıl konumuza. Limonlu çilekli cheesecake yaptım. Abartmayayım ama süper oldu. Yanlış anlamayın ben öyle çok şahane yemekler yapabilen bir insan değilim. Yaklaşık 6-7 senedir (çocuklara hamile kaldığımdan beri) yaptığım yemek sayısı bir elin parmaklarını geçmemiştir. Nasıl oluyor bu derseniz, bakıcı teyzemiz sağolsun derim :)) Bakıcı teyzemiz hem kızlara hem bana, hem de eve bakıyor ki ben ona hiç bir zaman böyle bir misyon vermedim, kızlar küçükken, uyurlarken tv seyretmek yerine yemekler, ütüler yapardı, şimdi de kızlar yarım gün okulda olduğu için herşeyi yapıyor sağolsun. O yüzden bende sadece kek- pasta falan yapıyorum. Zaten kızlara anneniz güzel yemek yapıyormu diyenlere çok güzel kek pasta yapıyor diyorlar :))
Ay konu gene nereye geldi. Tarife geliyorum şimdi. (bu arada ben bu tarifi All Goods Things blogunda gördüm, Emel Hanımda bunu Cafe Fernando'nun blogunda görmüş, Emel Hanım biraz değiştirmiş orjinal tarifi, bende biraz değiştirdim, sizde değiştirebilirsiniz yani :))

Malzemeler
Tabanı için:
1,5 paket eti burçak (orjinal tarifte 50 gr toz badem vardı ben koymadım oyüzden 1,5 paket kullandım, bademde koyacaksanız bisküviyi azaltın.)
50 gr. tereyağ
1 çorba kaşığı toz şeker

Kreması için:
400 gr. labne 
 1/2 su bardağından biraz daha az (100 ml)  krema
 1/2 su bardağı (100 gram) şeker(ben birazcık daha fazla koydum)
 2 adet yumurta
 1 paket vanilya(orjinal tarifte vanilya özütü kullanılmış, onun tarifide burda)
 2 adet limonun kabuğu, ince rendelenmiş
 1 çorba kaşığı limon suyu (eğer limon tadını biraz daha çok isterseniz 2 kaşık koyun, çünkü limon tadı çok geliyor.)
 150 gram çilek (veya vişne/frambuaz/böğürtlen/karadut)

  Üzeri için:
 2 yemek kaşığı pudra şekeri

 Önce fırınımızı 160 dereceye ayarlayıp ısıtmaya başlıyoruz. O arada bisküvileri iyice ezip, erittiğimiz tereyağı ve şekerle karıştırıp, tekli muffin kaplarının dibine 1,5 çorba kaşığı kadar koyup düzleştiriyoruz. Tariften 12 tane orta boy muffin kabı doluyor. 12'si de bittikten sonra donması için buzluğa koyuyoruz.
Sonra çırpma kabına labneyi ve şekeri alıp çırpıyoruz (kremanın pürüzsüz olması için bütün malzemeler oda sıcaklığıda olmamıymış, ben Cafe Fernandonun yalancısıyım) Sonra içine aralıklı olarak diğer malzemeleri koyup biraz daha çırpıyoruz. Buzluktaki kalıpları çıkartıp üzerlerine (2-2,5 çorba kaşığı kadar) kremadan koyuyoruz. son olarakta kremanın içine 3'er adet çilek (ya a kullandığınız meyveyi) koyup, parmağınızla hafiften kremanın içine sokup fırına veriyorsunuz. 25-30 dakika kadar pişiriyorsunuz. Oda sıcaklığına gelince buzdolabına koyun. Yemek istediğinizde üzerlerine biraz daha meyve koyup pudra şejkeri koyuyorsunuz ve afiyetle mideye indiriyorsunuz. Afiyet şeker olsun.



Bitmiş hali bu, ben aceleden üstüne pudraşekeri dökmemişim, ama böyle de süperdi :)

Bu muffin kalıplarını kemeraltında aldım, tek kullanımlık, 24 tanesi 5 lira, almak isteyen olursa fikir olsun.

17 Şubat 2014 Pazartesi

Günaydınn,
Bugün kızlarımın yaptığı daha doğrusu söyledikleri şeyleri yazacağım, yani onların dedikodusunu yapacağım. (Okuma-yazma öğrenince muhtemelen beni öldürecekler :)).
Damla son zamanlarda sabah okula gitmek istemiyor ve ciddi arıza çıkartıyor (ama 1-2 gündür iyi, maşallah diyelim lütfen :)) Bir akşam yataklarına yatırdım ve aşağıdaki dialog geçti aramızda.
 Damla: Ben yarın okula gitmeyeceğim
Ben: Ama annecim gitmen gerek. Sen büyüyünce ne olacaksın?
D:Herşey
B:Okumazsan hiç bişey olamazsın.
D:Ben üniversiteye gitmek istiyorum.
B:Ama anaokuluna gitmezsen üniversiteyede gidemezsin.
D:Sen üniversiteye gittin mi?
B. Gittim tabi, çok güzeldi.
D: Anaokuluna gittin mi peki?
B. Evet annecim gittim hem de 2 sene üst üste gittim (benim amacım, anaokulunu o kadar çok sevdimki iki sene gittim demek)
D: Niye anlamadında mı 2 sene gittin?
B .............................

Kızlar okulda sevgililer günü için kalp yapmışlar çiçekle süslemişler, bana hediye ettiler, tabi ben çok mutlu oldum, hemen resmini çekip facebooka koydum (görgüsüz anne modeli :))
Duru: Anne bu kalpleri babama da gönderirmisin.
Ben: Annecim koydum ben onu internete baban görmüştür zaten.
D. Herşeyide face koyuyorsun özel hayatımız kalmadı
B:..............................................

Gene Damlanın okula gitmemek için arızaya bağladığı bir sabah.
 Ben : Hadi annecim giyin geç kalacaksınız ama.
Damla: Ben okula gitmek istemiyorum amaaaaaaaaaaaaa. Sen beni zorla gönderiyorsunnnnnnnnn.
B: Annecim ben seni göndermek istemesem bile bu zorunlu bir olay, devlet zorunlu tutmuş, bütün çocuklar okula gitmek zorunda. Eğer kendin gitmezsen seni polis götürür.
D: :s :s (türkçe meali yusuf yusufff :))
B: Polise söylememi istermisin (biliyorum yanlış ama bazen insan çaresiz kalıyor kınamayalım lütfen)
D:Anne gelsene biz kıyafet seçelim bana :)))
B: Süperim ben (içimden tabiii)

Bunun gibi daha yüzlercesi var, ara ara yazarım, insan unutuyor çünkü, burda olursa unutmam. İyi ki varsınız yer cücelerim, siz benim yaşama sevincimsiniz.





16 Şubat 2014 Pazar

Günaydın Blogcum,
Bir haftasonunu daha bitirdik, yepyeni gıcır gıcır bir hafta başladı. Umarım bu hafta süperr geçer, bu aralar buna çok ihityacım var. 
Madem bugün pazartesi haftasonunda izlediğim iki filmden bahsedeyim geleneği bozmayayım. 
İlk filmimiz Zorlu İkili (2 Guns)
Afişten de anlayabileceğiniz üzere bir soygun ve aksiyon filmi, oyuncular süper, konu ilginç, ve heyecan dolu bir film. Ben çok sevdim, izlerseniz (tabi aksiyon seviyorsanız) sizde severseniz. 

İkinci filmimi ise Sadece Tanrı Affeder (Only God Forgives)
Bu filmde oldukça kanlı bie aksiyon filmi. Bangkok'ta geçiyor. Gerçi konu olarak aksiyon olsa da sahneler çok ağır geçiyor. Haniz bazı Türk dizilerinde -filmlerinde 15 dakika bişey söylemeden bakışırlar ya, hah işte bu filmdeki sahnelerde aynen öyle :) Konuşma çok az, bazı sahneler çok gereksiz ama, anne rolündeki Kristin Scott Thomas oyunculuğu muhteşem. Filmin müzikleride çok kötü bu arada. Film +18 eğer bu kadar eleştiriye rağmen hala seyredecekseniz aklınızda olsun. Seyrederken sıkılsakta gene de merak edip sonuna kadar seyrettik biz. Eğer değişik bir film izlemek isterseniz ve vaktiniz varsa seyredebilirsiniz ama uyarmadı demeyin :)

Bu arada seyrettiğim ve paylaştığım filmlere baktımda hepsi aksiyon ve ya bilim kurgu filmleri. Ben pek romantik komedi filmi insanı değilim. Ama varsa güzel tavsiyeleiniz denerim tabikide.

Bir matinenin daha sonuna geldik. İyi ve güzel bir hafta diliyorum hepimize.

14 Şubat 2014 Cuma

Güneşli bir İzmir sabahından Günaydınnn,
Bugün cuma, o yüzden ekstra mutluyum. Sevgililer günü bugün ayrıca, herkesin sevgililer günü kutlu olsun :)
Bugün Eskişehir ganimetlerimi paylaşacağım, sanırım ilk kez bu kadar az şey aldım, yeniyıl öncesi kendime verdiğim sözü tutmaya çalışıyorum, çünkü al al nereye kadar :)
İlk önce kendime aldıklarım :


Bu etekleri Koton Outlet'ten aldım, siyah 5,99, gri 3,99 tl. Şaka gibi yani :))


 

Bu elbiseyide Addax diye bir mağazadan aldım, kumaşı tok bir saten, üstte çok şık duruyor, 29,90 TL.



Bu küpelerinde tanesi 1,99 TL :))
 Kendime gördüğünüz gibi çok karlı bir alışveriş yaptım.

Kızlarıma aldıklarıma gelirsek :






 
 



 Bunları da ihraç fazlası satan bir mağazadan aldım, Tanesi 5,50TL. Nakit alınca 5 tanesine 25TL verdim. Bence kalitelerine göre oldukça uygun .













İşte aldıklarım bu kadar. Herkese keyifli ve karlı alışverişlerrr :))






10 Şubat 2014 Pazartesi

Merhaba Blog,
Ben geldim (yokluğumun farkedildiğinden emin değilim ama olsun).
Yarıyıl tatilimiz bitti ve kızlarla beraber kürkçü dükkanına geri döndük. Tatil üçümüzede iyi geldi, ailemle hasret giderdik, bol bol gezdik yedik içtik (bakınız bir önceki post), ve uyudum :). Kızlar çok özledikleri kuzenleriyle görüştü, anane ve dedeye şımarıp her istediklerini yaptırdılar. Neler yaptığımıza  Daha ayrıntılı olarak bakacak olursak;
Kızlar sinemaya gitti, Karlar Ülkesi. Söylediklerine göre çok güzelmiş ve çok sevmişler, ben izlemediğim için yorum yapamıyorum.
Bende annemle sinemaya gittim. Düğün Dernek. Film çok eğlenceli komik bir film, izlemediyseniz izleyin bence.
Hamama gittik, Eskişehir'in hamamları çok meşhurdur. Bizde abimin eşi ve 3 küçük cadıyla gittik. Kese ve masaj yaptırdık. İnanılmaz rahatladım. Keseden sonra zayıflamış olabilirim :P Hamam sonrası gazoz içmek adettendir, buz gibi, ferahladık
.
Eskişehir'de Sualtı Dünyası diye oldukça büyük bir akvaryum açılmış, Kızlarla oraya gittik, özellikle denizatını ve tüneldeki köpekbalıklarını çok sevdik :) Çıkışta yeralan hediyelik eşya satış yerinden peluş oyuncaklar almadan çıkamadık tabiki.
Görseller internetten alınmıştır.

Şansımıza hava süper olduğu için açık hava aktiviteleri yaptık bol bol. Sazova parkı da bunlardan bir tanesi idi. Kızlar gönüllerince kaydılar, korsan gemisinde gezdiler, masal şatosuna baktılar ve parkın içindeki trenle gezdiler.


Çarşamba günü pazara (çarpa) gittim, çok kalabalıktı ama doğru düzgün bişey bulamadım. 2,5 liraya playda giymek için mudo'nun plastik babetlerinden aldım, onu da annemlerde unutmuşum :)
Çarşılarda ve tüm avm'lerde gezdik, ne kadar balon, çikolata, şeker varsa dedelerine aldırdılar, oyun alanlarındaki bütün oyuncaklara bindiler, bizimle beraber lezzet turları yaptılar.
Yukarıda da dediğim gibi hepimize iyi geldi bu tatil. Sizin tatiller nasıl geçti?