30 Nisan 2014 Çarşamba

GELDİKK
İstanbul'u fethedip geldik demeyi çok isterdim ama hava sebebiyle istediğim gibi gezemedik. Ama olsun havası bile yeterdi bence. Zaten amaç kızlarımın uçağa binmesiydi, o amacımıza ulaştık. Bonusu olarak Aqua Florya'yı, Miniatürk'ü Eminönünü, Mısır Çarşısını, Marmara Forum'u, Beylikdüzü pazarını, Yeşilköy'ü gördüler. Kuzenler ve onların çocuklarıyla kudurdular, eğlendiler, yediler, içtiler ve İzmir'i ve evimizi özlemiş olarak geri döndüler, daha nolsun dimi ama :)

Aqua Florya'ya bayıldık, çok güzel bir yer yapmışlar, çeşit çeşit balık ve deniz canlılarının yanı sıra, heykeller, Amazon Ormanları, gemi maketleri ve 7 D sinemasıyla gerçekten çok güzel ve eğlenceli bir yer yapmışlar. Amazon Ormanında gezerken yerler ıslaktı, bende " bakın burası orman ya yağmur yağmış" dedim. Damla'da "bence görevliler ıslatmış anne" dedi :)) Akvaryumdan çıkınca AVM'yi gezdik, şık ve ferah bir AVM'ydi, yemek yedik kahve içtik, mekanlar oldukça şıktı. Yanlız inanılmaz çok Arap turist vardı dikkatimi çekti.


Pazartesi günü Miniatürk'e gittik. Eserler en ince ayrıntısına kadar bire bir yapılmış, sesli rehber sistemi çok güzel, çocuklar için dev satranç alanı, oyun parkları ve masal anlatan kocaman bir ağaç var, ve çocuklar kesinlikle sıkılmıyorlar. Fiyatlarda çok uygun, yetişkinler 5 TL, öğrenciler 3 Tl. Bence kesinlikle görülmesi gereken bir müze.



Bu kadar geziden sonra karnımız acıktı ver elini Eminönü. Orada hemen balık ekmek ve turşu sularını mideye indirdikten sonra (bütün gece tabi su içmekten helak oldum :)) istikamet Mısır Çarşısı. Kızlara çarşıdaki esnafın nerdeyse tamamı , lokum, çerez, kurutulmuş meyve ikram etti, ve hiç birinide geri çevirmedi sıpalar, ağızları hep doluydu tüm çarşı boyunca :) Ee tabi anneleri olarak bende biraz yemiş olabilirim :)
Karnımız doydu, sırtımız pek, çiçek pazarınıda gittik, orada kuş, balık, çiçek, böcek ne varsa baktık, elledik, sevdik :)
İşte kısaca böyle bir geziydi, aslında daha çok yere gittik ve daha çok foto var ama, hepsini yüklemeye benim sabrım yok. Umarım okurken sıkılmadınız. Allah yenilerini nasip eder inşallah :)

Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Yarın tatil zaten, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz hop haftasonu :)


25 Nisan 2014 Cuma

BEKLE BENİ İSTANBULLL

Bugün İstanbul'a gidiyoruz kızlarımla, onlar ilk kez uçağa binecek, ben de uzun zamandan sonra İstanbul'a gideceğim içinüçümüzde  heyacanlıyız. Umarım güzel geçer, döndükten sonra görüşürüz. Kendinize iyi bakın.

18 Nisan 2014 Cuma

SEVDİKLERİM

Bugün nihayet Cuma, en sevdiğim gün. O yüzden bugün sizlere yediğim zaman beni mutlu eden (ama bir bölümü maalesef zararlı) atıştırmalıklardan bahsedeceğim.

Ülker Kellogs Extra Granola.
Benim kemiklerim çok güçsüz, o yüzdende süt ve süt ürünlerini çok tüketmem gerekiyor. Ben süt sevmiyorum, ama söz konusu sağlık olunca mecburen içiyorum. Akşamları pek sorun olmuyor ama sabah zorlanıyorum. Sabaharı süt içmenin yolunu bu kahvaltılıklarda buldum. Hem sütümü içiyorum, hem karnım doyuyor hem de besleniyorum, daha ne isteyim. Ayy çok reklam metni gibi oldu ama kesinlikle reklam yapmıyorum, zaten reklam yapacak olsam Ülker'in reklamını yapmam. İki türü var birisi meyveli, diğeri çikolatalı ben ikisinide çok severek yiyiorum. Meyvelinin içinde gerçek kurutulmuş meyveler var (muz bile var), çikolatalıda da parça parça bir sürü çikolata. İkisinide tavsiye ederim.

 Ala Turca Çörekotlu Kıtır
Bunu yeni keşfettim ama süper bişey (tabi içeriğindeki zaralı şeyleri görmezseniz, bunları kızlarıma vermiyorum, sadece işyerinde yiyiyorum ) Cipsin kalınını düşünün kraker gibi ama lezzeti cips gibi, çayların yanında süper gidiyor, bunu da tavsiye ediyorum.



Bunlarda film syrederken vazgeçilmezlerim. Ben en çok baharatlısını seviyorum. Acı yiyemediğim için acılısını almıyorum ama o da güzel tadına baktım. Tuzlusu da birayla falan iyi gider.


Kendime terapi yapmak istediğim zaman (evet yanlış okumadınız, ben çekirdekle terap yapıyorum, çünkü çekirdek yerken başka hiç bişey düşünemiyorum :)) Tadım'ın ayçekirdeğinden başka bişey almıyorum. Bir paket çekirdeğin hepsi mi bu kadar lezzetli olur kardeşim. Tadım'da oluyor valla.


Evet bu güzel şeyde nefis bir cheesecake. Ben en çok frambuazlısını seviyorum. İnanılmaz lezzetli, en iyi yerlerde yediğiniz cheesecakelar gibi, kime yedirdiysem bayıldı. Eskiden Tansaşlarda olurdu ama artık göremiyorum. Gören duyan olursa haber versin olur mu?

Ve son atıştırmalığım ise bu mini dondurmalar. Boyut olarak çok güzel, hiç fazla ya da az gelmiyor. Yaz kış dolabimda olur kendileri. Ailecek severek takip ediyoruz :)

Az öncede yazdığım gibi, hiç biri reklam amaçlı yazılmadı. (Zaten benim gibi küçük bir blogu seçmezler sanırım firmalarda :)) Ben seviyorum hepsini belki sizde seversiniz diye yazdım. Görsellerin hepsinide Google'ndan aldım.

Hepinize tatlı, mutlu , eğlenceli bir haftasonu diliyorum.

15 Nisan 2014 Salı

Selamlar,
Bahar geldi, böyle oldu. Hiç bişey yapasım yok, enerjim yok hal böyle olunca bloga yazacak yazı da yok. Aslında var ama, yazacak birisi yok :) Neyse bu kadar mızmızlık yeter. 

Pazar günü kızlar bendeydi, atladık arabaya Seferihisar'a gittik. Orada benim kuzenim var. Orda hoş beş muhabbet, sonra güzel bir yemek, ardından da kahve içmeye ver elini Sığacık. Nam-ı diğer Cittaslow. Sığacık yavaş olabilir ama çoook kalabalıktı biz gittiğimizde, üstelikte saat akşamüzeri 4'tü. Arabaya zar zor park yeri bulduktan sonra Marinayı gezdik biraz, çok şık cafeler açılmış. Sonra meşhur pazarına gittik, baklavalar, börekler, sarmalar, mercimek köfteleri, reçeller, turşular, otlar, enginarlar, zeytinyağları, daha neler neler, herşeye ağzımız sulanarak baktık, yedik, oyüzden de hiç foto çekmeyi akıl edemedim tabi. Pazardan zorda olsa çıkmayı becerip parkın yanındaki çay bahçesine oturduk, kızlar parkta baya bir oynadılar bizde o arada kahvelerimizi içtik. Sonra enerjilerini kaybeden kuzular taze sıkma portakal suyu içtiler, birazda orda kudurdular sonrada döndük. Rüzgar gibi geçen bir pazar gününden kalan bir kaç kare 


















Yiyiyormuşuz gibi  çek pampa :)

8 Nisan 2014 Salı

Bir Kadın Yedisinde neyse, Yetmişinde de odur :)


Selam herkese,
Bugün salı, beni okuyanlar biliyorsunuz artık benim salı sendromum var. Bugün benim için vakit daha ağır geçer ve beni bezdirir. Belki aranızda böyle salı sendromu olanlar vardır diye komik bişey anlatayım, keyfiniz yerine gelsin diye düşündüm :)

2 yıl önce abimlerle Bodrum'a tatile gittik bir otele. 3 büyük ve 3 küçük cadı şeklinde :)(üçüde 3,5 yaşındalar) Otelin bir çocuk havuzu var ve 3 küçük cadı orda yaşıyor, ellerinde olsa gece de orda yatacaklar:) Neyse efendim lafı uzatmayayım, tatile yeni başlayan bir aile geldi havuzun başına ve bizimkilerden 1-2yaş büyük bir oğulları var. Çocukta tabi kendini havuza attı, bizimkiler önce bir duruma bozuldular, öyle ya onların havuzuna izinsiz girmeye kim cesaret etmişti:) Çocuğa çok huzur vermediler havuzda, ıslattılar, bağrış çağrış, çocuğun aileside çocuğu çıkardı . Ertesi gün sabahın köründe biz gene havuzda yerimizi aldık :) Kızlar ellerinde kovalarla birbirlerine su atıyorlar, çok eğleniyorlardı. Biraz sonra dünkü çocuk ve ailesi geldi, kızlar bu sefer çok sallamadılar ama çocuğu, kovalarıyla mutlular çünkü. Çocukta kızların yanına gitti ve "sizin kovanızla bende oynabilirmiyim" dedi, bizimkiler hemen" hayırrr olmazz" diye ciyakladılar, çocukta ağlamaya başladı. Biz bir yandan, annesi bir yandan çocuğu teskin etmeye çalışsakta başarılı olamadık ve çocuğun annesi odaya gidip oyuncak getirmek zorunda kaldı. Kızlar çocuğun oyuncaklarını görünce birden değişip, bütün şirinlikleriyle yanına gittiler ve "bizde oynabilirmiyiz" dediler. Çocukta tabi onlara "hayır "dedi, çünkü az önce gururu kırılmıştı. Kızlardan bir tanesi "ama bize oyuncağını verirsen bizde sana kovayı veririz " dedi, saf oğlan çocuğumda "tamam" dedi ve oyuncağı verdi. Bizimkiler oyuncağı alır almaz döndüler popolarını yeni oyuncakla oynamaya başladılar, çocuk şaşırdı " ee hani kovayı verecektiniz" dedi, kızlarda" biz vazgeçtik ama" dedi. Çocuk öylece kalakaldı ve belkide hayatında yiyeceği kazıkların ilkini o gün kızlardan yemiş oldu :)

Not: Sonra biz kızlara özür diletip beraber oynattık ama gene de onun hafızasında hep kalacak bir anı olacak sanırım.

İşte bu da meşhur havuz :))

7 Nisan 2014 Pazartesi

Günaydın herkeslere :)
Nasıl geçti haftasonunuz, benim sıradan geçti ama gene de şikayet etmiyorum, haftasonu tatilinden şikayet edeni Allah taş eder vallahi :) 
Cumartesi günü sabah kahvaltı keyfi, sonra film seansı ve spor ve havuzdan sonra, akşam yemeği ve gene filmden sonra uyumaca. 
Pazar günü sabah yalnızdım bende gittim tek başıma deniz kenarında kahvaltı yapmaya. Bostanlı vapur iskelesinin yanında Deniz Park'a gittim, Allahım nasıl kalabalık, hava güzel diye sanırım herkes kendini dışarı atmış, tek başıma olduğum için hemen bana yer buldular ve güzel bir kahvaltı-gazete keyfi yaptım denize nazır. O kadar kalabalığa rağmen garsonlar çok ilgiliydi ve ne istesem hemen geldi. Gitmediyseniz gidin ve deneyin ama haftasonu için özeliikle kalabalıksanız rezervasyon yaptırın derim. 

  Resimler alıntıdır

Kahvaltıdan sonra eve geçtim, Digitürkte bir film seyrettim 360 diye, entersan bir filmdi, denk gelirseniz seyredin. Sonra arkadaşım geldi, sahil çok kalabalık diye onu benim spor salonuna götürdüm, spor yapmaya değil yahu, Sir Winston Tea'ye yani. Hava süperdi, havuz kenarına (şu an havuz boş ama olsun), deniz manzaralı süper bişeyler yedik, sonra kahve içtik bol bol dedikodu yaptık, güldük, eğlendik, akşamı ettik. Sonrasında da duş, tv derken uyku zamanı ve sabah işe gelmece. Bu arada Sir Winston Tea'ye girmek için Sports İnternational'a üye olmanıza gerek yok, nezih ve manzaralı bir yer ararsanız aklınızda olsun, tabi benim gibi üyeyseniz %10 indirim yapıyorlar :).


 Resimler alıntıdır

İşte bir haftasonunun özeti. Umarım bu haftamız güzel başlar ve güzel biter. Hepimize iyi haftalar olsun.

1 Nisan 2014 Salı

Selam,
Bugün 1 Nisan, ama hiç şaka yapacak havamda değilim, seçim sonuçları şaka gibi zaten. Neyse bu konuya hiç girmeyeyim, çıkamam yoksa.
Bugünde kızlarımın muhabbetlerini yazayım da azıcık gülelim bari :)

Dün akşam eve geldik, ikisininde gözlerinden uyku akıyor, 1500 defa hadi pijamaları giyin ve yatın dedikten sonra 1501. de biraz sesim yüksek çıktı (tamam biraz bağırdım diyelim :)) İkiside çil yavrusu gibi dağıldı pijamaları giyip yanıma geldiler masum masum ve Duru bombayı patlattı:" Bu evdeki en büyük kişi sen olabilirsin, bizde çocuk olabiliriz ama bu sana bize bağırma hakkı tanımaz, burada krallık yok, sen de kral değilsin" :)) (tabi bende ne sinir kaldı, ne gam, ne keder, yanıma çağırdım ikisinide güzelce izah ettim, özür diledim ve ikisinide yedim :))

Damla düşünmüş ve bir olay hakkında yorum yapıyor: Anne ben bu konu hakkında (konuyu hatırlamıyorum, nolcak benim bu unutkanlığım, önerebileceğiniz bişey varsa dinlemeye hazırım bu arada ) böyle düşünüyorum, bu fikrime katılıyormusun yoksa mantıksız mı buldun?
Ben: haaa :)))))))))

Duru: Biz neden Eskişehir'de yaşamıyoruz?
Ben: Neden annecim?
Duru: Çünkü Ela (yeğenim) dedemlerin bütün imkanlarından faydalanıyor, biz anca oraya gidince yararlanıyoruz
Ben :)))))))))) (tabi dedesi ve annenesi o kadar şımartıyorlarki üçünüde, çocuk haklı)

Kızlar benim makineyle foto çekiyorlar, ve bakıp beğenmediklerini siliyorlar. Bende onlara ahkam kesiyorum
Ben: Eskiden fotograf çekince tab ettirirdik öyle görürdük çektiğimiz resimleri
Kızlar: nasıl yani, ekranına bakmıyormuydunuz.
Ben: Eski makinelerin ekranları yoktu, beklemek zorundaydık 
Duru: ne kadar saçmaaaaaaaa, bence bizi kandırıyorsun sen

Hepimiz çocuklar kadar saf ve dürüst olabilsek keşke.